Dünyaya gelirken seçemeyeceğimiz şeyler vardır. Örneğin annemizi, kardeşlerimizi, akrabalarımızı, cinsiyetimizi vs. bunları biz belirlemiyoruz ama bunların dışında yapacağımız pek çok şeye biz karar veriyoruz.
Seçim yapmak, diğer seçeneklerden vazgeçmek demektir. Biz bir okul seçerken, pek çok diğer okuldan vazgeçmiş oluruz.
Bir meslek seçerken, seçimimiz dışındaki pek çok meslekten vazgeçmiş oluruz.
Bir eş seçerken de pek çok eş adayından vazgeçmiş oluruz.
Gün içinde irili ufaklı pek çok seçimler yapıyoruz. Örneğin sabah saat kaçta uyanacağımıza, kahvaltıda ne yiyeceğimize, dışarı çıkarken hangi kıyafeti giyeceğimize ve buna benzer pek çok seçim yaparız.
Seçenekler arasında karar verirken baskın tarafımızın etkisinde kalırız. Bununla ilgili bir hikâyemiz var:
Yaşlı Kızılderili reisi kulübesinin önünde torunlarıyla oturmuş, az ötede birbirleriyle boğuşup duran iki köpeği izliyordu.
Köpeklerden biri beyaz, biri siyahtı ve on iki yaşındaki çocuk kendini bildi bileli o köpekler dedesinin kulübesi önünde boğuşup duruyorlardı. Dedesinin sürekli göz önünde tuttuğu, yanından ayırmadığı iki iri köpekti bunlar. Çocuk, kulübeyi korumak için biri yeterli gözükürken niye ötekinin de olduğunu, hem niye renklerinin ille de siyah ve beyaz olduğunu anlamak istiyordu artık. O merakla sordu dedesine.
Yaşlı reis, bilgece bir gülümsemeyle torununu sırtını sıvazladı.
“Onlar benim için iki simgedir evlât” dedi. “Neyin simgesi?” diye sordu çocuk.
“İyilik ile kötülüğün simgesi. Aynen şu gördüğün köpekler gibi, iyilik ve kötülük içimizde sürekli mücadele eder durur. Onları seyrettikçe ben hep bunu düşünürüm. Onun için yanımda tutarım onları.”
Çocuk sözün burasında, mücadele varsa kazananı da olmalı, diye düşündü ve her çocuğa has bitmeyen sorulara bir yenisini daha ekledi:
“Peki, sence hangisi kazanır bu mücadeleyi?” Bilge reis, derin bir gülümsemeyle baktı torununa ve,
“Hangisi mi evlât? Ben hangisini daha iyi beslersem o!” dedi.
İnsanın içinde hep iki ayrı ses arasında yaşanan bir mücadele vardır. İçimizden bir ses ‘iyilik yap’ der, diğer ses, ‘boş ver’ der. Bir ses çalışmamızı söylerken, diğer sesimiz tembellik etmemizi söyler. Biz hangi sesimizi dinlersek o yönümüzü beslemiş oluruz. Sesini dinlediğimiz tarafımız güçlenir, diğer tarafımız ise zayıflar ve mücadele edecek takati kalmaz.
Lütfen hangi sesimize kulak verdiğimize dikkat edelim ve hangi yönümüzü güçlendirdiğimizin farkına varalım. Çünkü farkındalık oluşmazsa gerekli önlemi alamayız.
Seçimlerimiz hayatımızı belirler. Seçeneklerden birine karar verirken, şu iki şeyi düşünelim.
Bu seçimim ve kararım, beni nereye götürecek, bana ne kazandıracak?
Bu seçimin dışındaki diğer seçeneklerden benim için daha iyi ve faydalı olanı var mı?
Bu iki durumu dikkate alarak seçim yapmak ve bazı önemli seçimler öncesinde deneyimli ve bilgili kişilerle istişare yapmak isabetli seçimler yapmamızı kolaylaştıracaktır.
Zaten bu dünya hayatı da bizim için bir imtihan değil midir? Bu imtihanda en doğru seçeneklerimiz açık ve net olarak belirtilmiş ve bizden seçim yapmamız istenmiştir.
Ya doğru ve güzel davranışlar içeren, bize iki dünya mutluluğu kazandıracak doğru seçimler yapacağız.
Ya da geçici ve aldatıcı, anlık zevklerden oluşan ama sonrasında iki dünyada da pişmanlıklar oluşturacak yanlış seçimler yapacağız.
İkisinin de sonuçlarını düşünerek bir karar vermemiz gerekiyor. Önemli olan doğru seçimler yapabilmektir.
Hayatınız boyuna isabetli ve faydalı seçimler yapabilmenizi dilerim.